Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | denizaşırı ülkelerde | overseas adv. | ||
She didn't want him to go overseas. Denizaşırı ülkelere gitmesini istemedi. More Sentences |
||||
General | denizaşırı ülkelerde | oversea adv. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | denizaşırı ülkelerde bulunan | overseas adj. | ||
My father has never been overseas until now. Babam şimdiye kadar denizaşırı ülkelerde bulunmadı. More Sentences |
||||
General | denizaşırı ülkelerde ortaya çıkan | overseas adj. | ||
General | denizaşırı ülkelerde yer alan | overseas adj. |